site içinde arama yapın:
DİĞER SİTELERİMİZ
Doğum Kontrol Hapı Kullanımı
Aşağıdaki yazıda doğum kontrol hapları hakkında oldukça geniş ve güncel bilgiler yer almaktadır. Doğum kontrol hapı kullanımına başlayanların %90'ı hapların kullanımı konusunda yeterince bilgilendirilmemekte ve %30'u hapları yanlış kullanmaktadır. Hap kullanıyorsanız bu yazıyı sonuna kadar okumanız ve mutlaka yazıcı çıktısı alarak saklamanız önerilir.
Doğum kontrol hapları kadının yumurtalıklarında üretilen östrojen ve progesteron hormonlarının laboratuvar ortamında üretilmiş türevlerini içeren ve düzenli olarak kullanıldıklarında gebeliği oldukça başarılı bir şekilde önleyen ilaçlardır.
Günümüzde kullanılan yeni jenerasyon haplar oldukça düşük dozda hormon içerirler ve doktor değerlendirmesini takiben başlandıklarında yan etkileri nispeten düşük ve güvenli ilaçlardır.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ İÇERİĞİ
Doğum kontrol hapları çok çeşitli markalarda kullanıma sunulmuş olup çoğu 21 tablet içerir. Markaların büyük kısmında her tablet sabit dozda bir östrojen ve progesteron hormonu türevi içerir.
Bazı doğum kontrol hapları kullanım kolaylığı sağlamak açısından 28 tabletten oluşur. Bu hapların son 7 tanesi demir veya kimyasal olarak etkisiz bir madde içerir. Ülkemizde henüz bulunmayan bu ticari şekilde 28 tablet bulunmasının amacı 7 gün ara verme zorunluluğunun ortadan kaldırılarak kullanıcıya kolaylık sağlamaktır.
Doğum kontrol haplarının bazıları "multifazik" ilaçlardır. Bu ilaçlarda kutudaki tabletlerin bir kısmının hormon içerikleri diğerlerinden farklıdır. Ülkemizde daha çok içindeki her tabletin hormon içeriği birbiriyle aynı olan "monofazik" ilaçlar kullanılmaktadır.
Doğum kontrol haplarının tümü bir östrojen hormonu türevi olan etinil östradiol adlı maddeyi içerir. Bundan yaklaşık 40 yıl önce ilk piyasaya çıkan ilaçların içerdiği 50 mikrogramlık östrojen dozu günümüzde kullanılmamaktadır. Günümüzdeki doğum kontrol haplarında östrojen dozu 35 mikrogram, 30 mikrogram ve 20 mikrogram şeklindedir ve kadınların önemli bir kısmı yaklaşık 10 yıl önce piyasaya sürülmüş olan ve dozun azaltılmış olması nedeniyle yan etkileri daha az olan 20 mikrogram östrojen içerikli ilaçları kullanmaktadır.
Doğum kontrol haplarının tümü östrojen hormonu türevine ek olarak progesteron hormonu türevi bir madde içerir. Bu madde de doğum kontrol haplarının tarihi boyunca oldukça değişikliklere uğramıştır. Hapların kullanıma sunulduğu ilk yıllarda testosteron ("erkeklik hormonu") benzeri yan etkileriyle ciddi olabilen sorunlara yol açabilen bu maddelerin yeni jenerasyonları bu yan etkilerden büyük oranda arındırılmış durumdadır.
YENİ JENERASYON (DÜŞÜK DOZ) DOĞUM KONTROL HAPLARI
1960 yılında ilk kullanıma sunulduklarında oldukça yüksek dozda hormon içeren haplar zaman geçtikçe değişime uğramışlar, ilk kullanılan östrojen hormonu dozu olan 50 mikrogram daha sonra 35 ve hatta 30 mikrograma kadar düşürülmüştür.
Östrojen hormonu dozundaki azalmanın gebelikten koruyucu etkiyi azaltmadığının gözlenmesi üzerine araştırmalar hapların içindeki dozun daha da azaltılıp azaltılamayacağı üzerine yoğunlaştırılmıştır.
Günümüzde en yeni jenerasyon doğum kontrol haplarının içinde artık 20 mikrogram östrojen hormonu bulunmakta ve bu dozu içeren hapların koruyuculukları daha yüksek doz içerenlerle eşit bulunmaktadır.
Ülkemizde şu anda hem 35, hem 30 hem de 20 mikrogram östrojen hormonu içeren ilaçların tümü bulunmaktadır.
Doktordan doktora değişmekle beraber doğum kontrol amacıyla reçete edilen bu ilaçlarda çoğu doktor en düşük doz içeren ilaçları reçete etmektedir. Bazı durumlarda önceden daha yüksek doz ilaçla korunan kadınlara da daha düşük dozlu haplara geçiş imkanı sunulabilmektedir.
En düşük dozu içeren hapların daha yüksek doz içerenlere göre çok sayıda avantajı vardır:
-
Düşük dozlu ilaçların en önemli avantajı östrojen hormonu dozuyla direkt bağlantılı olan ve bazen ciddi sonuçları olabilen damarsal sorunların bu ilaçlarda çok daha düşük oranda ortaya çıkmasıdır.
-
Diğer avantajlar arasında en önemlileri bulantı, baş ağrısı, kilo alma, ruh hali değişiklikleri gibi yan etkilerin daha düşük oranda gözlenmesidir.
-
Düşük doz hapların yüksek dozlulara göre tek dezavantajı bu ilaçların daha yüksek oranda lekelenme tarzında kanamalara yol açabilmeleridir. Bu yan etki genellikle 4 kutuluk kullanımdan sonra ortadan kalktığından büyük bir dezavantaj olarak görülmeyebilir.
-
Doğum kontrol haplarının muhtemel olumsuz etkileri konusunda halk arasında söylenenlerin çoğu yüksek doz östrojen içeren haplar zamanında üretilmiş hurafelerdir.
NASIL ETKİ EDERLER?
Doğum kontrol hapları içerdikleri yüksek doz östrojen ve progesteron hormonu türevlerinin etkileriyle yumurtlama sürecini geçici olarak durduran ve bu şekilde gebeliği önleyen ilaçlardır.
Doğum kontrol hapları beyinde hipofiz ve hipotalamus bölgesinden salgılanan ve yumurtalıkları uyaran hormon salgısını engelleyerek etki ederler. Adet döngüsünü sağlayan mekanizma beynin bu bölgelerinden salgılanan hormonların yumurtalıklara etki etmesi sonucu folikül gelişimini ve yumurtlama olgusunun ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu döngüde yumurtalıklardan salgılanan östrojen hormonu ve yumurtlama sonrasında devreye giren progesteron hormonu beyinden daha fazla hormon salgısını engeller. Adet kanaması olduktan sonra yumurtalıklardan hormon salgısı azaldığından beyinden hormon salgısı yeniden başlar ve adet döngüsü yeniden devreye girer.
Doğum kontrol haplarının içerdiği hormonlar östrojen ve progesteron hormonlarının laboratuvar koşullarında üretilmiş türevleridir. Bu maddeler aynen orijinalleri gibi beyinden hormon salgısını azaltma özelliğine sahiptirler. Böylece beyin bu hormonları sanki yumurtalıklardan salgılanıyormuş gibi algılar ve kendi hormonlarının salgısını durdurur. Yumurtlama işlevi devre dışı kaldığından gebe kalma da söz konusu olmaz.
Doğum kontrol hapları kullanan kadınlarda yukarıdaki mekanizma yumurtlama olgusunu ortadan kaldırmada her zaman başarılı olamayabilir. Yumurtlama ortaya çıksa dahi doğum kontrol haplarının içeriğinde bulunan ve vücuda ilaç alımıyla yumurtalıklardan salgılanan miktardan nispeten daha fazla giren progesteron türevi madde rahim iç tabakasını embriyonun yerleşmesine elverişsiz hale getirir. Aynı madde rahimağzı salgısını spermlerin geçişine elverişsiz hale getirerek gebeliği engeller.
Sonuç olarak doğum kontrol hapları çok çeşitli mekanizmalarla gebeliğin başlamasını ve gelişmesini oldukça etkili bir şekilde engellerler.
Doğum Kontrol Haplarının Gebelikten Korumadaki Başarı Oranları
Düzenli olarak kullanıldıklarında doğum kontrol hapları koruyuculuk oranları oldukça yüksek olan ilaçlardır ve gebelik çok nadiren oluşur.
Koruyuculuk, bir kutu tam olarak kullanılacağı varsayılırsa ilk kutunun ilk hapının alınmasıyla başlar ve kutunun bitiminde yeni kutuya başlanmadığında biter.
DOĞUM KONTROL HAPLARI NASIL KULLANILIR?
Doğum kontrol hapları, komple bir jinekolojik değerlendirme sonrasında, doktor önerisine göre başlanır. Jinekolojik değerlendirme, doğum kontrol hapı kullanması riskli olan kadınların ayrımını sağlamak açısından son derece önemlidir. Doktor kontrolünde hapların ne şekilde kullanılacağı ve herhangi bir yan etki oluşması durumunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ayrıntılı bir şekilde anlatılır.
Ülkemizde yaklaşık 30 civarında doğum kontrol hapı markası bulunmakta olup her birinin kendine göre bazı farklılıkları vardır. Doktor yaptığı değerlendirme sonrasında hastasına en uygun olan doğum kontrol hapını reçete eder.
İlk kutunun ilk hapı adet kanaması başlangıcının tercihen birinci günü, en geç beşinci günü alınmalıdır. Koruyuculuk o ay hapların düzenli olarak kullanılacağı varsayılırsa hemen başlar.
Kutunun içindeki ilaçlar 21 gün sonunda biter. Bir haftalık ara sonunda 8. günde diğer kutuya geçilir. Ara verilen süre içerisinde genellikle kutunun bitiminden iki gün sonra adet kanaması gerçekleşir. Adet kanamasının ne zaman gerçekleştiği önemli değildir ve 28 günlük düzenli bir adet döngüsünü oluşturmak açısından her zaman iki kutu arasında bir hafta ara verilir.
Bazı doğum kontrol hapları günlük tablet alma alışkanlığını bozmamak için 28 tablet içerirler. Bu tabletlerin 21 tanesi hormon içerirken 7 tanesinin içinde genellikle demir vardır. Bu tip haplarda 21 gün sonrasında 1 hafta boyunca renkleri farklı olan haplar da alınır ve bu bir hafta içerisinde adet kanaması ortaya çıkar. Daha sonra aynen 21 günlük haplarda olduğu gibi kullanıma devam edilir.
Haplar her günün belli bir zaman diliminde (sabah, öğlen, akşam veya gece yatarken) tok karnına alınır. Hapların aynı saatte alınması koşul olmamakla beraber hap alma alışkanlığını korumak açısından kadının belli bir saati belirlemesi ve günlük hapını bu saatte alması önerilir.
Belli aralıklarla "rahimi dinlendirmek" gerekli mi?
Yıllar önce doktorlar doğum kontrol hapı kullanan kadınlara belli aralıklarla (genellikle 6 ayda bir) belli bir süre (genellikle 2 ay) hap kullanımına ara vermeyi önermekteydiler. Yapılan çalışmalarda bu ara verme döneminde gebelik oluşma ihtimalinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Bilimsel olarak "rahimi dinlendirmenin" gerekli olduğunu gösteren bir bulgu mevcut değildir. Bu nedenle günümüzde bu ara verme döneminden vazgeçilmiştir. Hap kullanan kadınların bebek sahibi olmaya karar verdikleri zamana kadar kullanıma devam etmeleri önerilmektedir.
İlaç Kullanımın Unutulması Durumunda Yapılması Gerekenler
-
İlacın günlük dozu unutulduğunda ertesi günü iki adet birden alınmalıdır. Bu durumda koruyuculuk oranı azalmaz.
-
İlacın iki günlük dozu birden unutulduğunda kullanımın ilk iki haftalık döneminde bulunuluyorsa iki gün üst üste ikişer adet alınır ve bir hafta boyunca ek bir yöntemle korunulur.
-
İlacın iki günlük dozu birden unutulduğunda kullanımın sonuncu haftasında bulunuluyorsa veya herhangi bir zamanda ilacın üç gün veya daha fazla dozu unutulmuşsa doktordan yardım istenmelidir.
Özel Durumlar
İçerdikleri östrojen hormonu nedeniyle özellikle ilk kullanım günlerinde haplar bulantıya neden olabilirler. Bulantı gidericilerle genellikle kontrol altına alınabilen bulantı kusmayla sonuçlandığında hap alım üzerinden bir saat ve daha faza geçtiğinde doz tekrarı gerektirmez. Bir saatten önce oluşan kusma alınan hapın kana geçmesine engel olabileceğinden bulantı giderici ilaç alındıktan sonra doz tekrarlanmalıdır.
Herhangi bir nedene bağlı gelişen ishal de alınan günlük dozun kana geçmesine engel olabilir. Bu durumlarda ilaç kullanımına devam edilmeli ve ishal birkaç günde geçmiş olsa dahi bir hafta boyunca ek bir yöntemle gebelikten korunulmalıdır.
Doktora Başvurulması Gereken Durumlar
Aşağıdaki belirtilerin ortaya çıkması durumunda en kısa zamanda doktora başvurması önerilir:
-
ağrı kesicilere cevap vermeyen baş ağrısı;
-
görme bozukluğu;
-
göğüs ağrısı;
-
bacaklarda şişme ve ağrı;
-
karın ağrısı;
-
ister hafif ister şiddetli olsun, normal olmadığı düşünülen herhangi bir belirtinin ortaya çıkması.
Hap Kullanan Kadınların Olağan Doktor Kontrolleri
İlk doktor değerlendirmesinde hap kullanımı açısından uygun görülen kadınlar doktorları tarafından belli bir süre sonunda (doktordan doktora değişebilen bir sıklıkta, genellikle 2-4 ay sonunda) kontrol için geri çağırılırlar. Bu ilk kontrolün amacı hapların muhtemel yan etkilerinin değerlendirilmesi ve muhtemel hatalı kullanımların ortaya çıkarılması ve hataların düzeltilmesidir. Bu kontrol sonrası hap kullanan kadınlar aynen hap kullanmayan kadınlar gibi yıllık olağan muayenelere çağrılırlar. Çeşitli nedenlerle doktor hastasını daha sık görmek isteyebilir.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ OLUMLU "YAN ETKİLERİ"
Doğum kontrol haplarını düzenli olarak kullanan kadınlar istenmeyen bir gebelikten korunma yanında çok farklı avantajlar elde ederler. Bu avantajların bazıları ilk kutuyla başlarken, bazıları uzun vadeli kullanımda ortaya çıkar. Doğum kontrol hapları bazen yalnızca aşağıdaki listede yer alan yan etkilerinden faydalanmak için reçete edilirler.
Düzenli kullanımda doğum kontrol hapları:
-
Adet döngüsünün düzenli olmasını sağlarlar.
-
Adet kanamasının miktarını azaltarak gereksiz kan kaybını önlerler.
-
Adet öncesi gerginlik belirtilerini azaltırlar ve bu etkileriyle PMS hastalığında (adet öncesi gerginlik sendromu) tedavi amaçlı olarak kullanılırlar.
-
Adet sancısı, doğum kontrol hapı kullananlarda daha az sıklıkla görülür.
-
Hap kullanan kadınlarda akne (sivilce) ve tüylenme daha az sıklıkla görülür.
-
Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda rahim kanseri ve yumurtalık kanseri çok daha az sıklıkla görülür.
-
Gebelik oluşma riskinin azalması dış gebelik ortaya çıkma riskinin de azalmasını sağlar.
-
Yumurtlama süreci baskılandığından hap kullanan kadınlarda işlevsel yumurtalık kistleri de daha az görülür. Bu etki düşük doz doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda çok güçlü değildir.
-
Hap kullanan kadınlarda fibrokistik meme sorunu daha az görülür.
-
Doğum kontrol hapları pelvik enfeksiyon gelişme riskini azaltırlar. Bir yıllık kullanımda pelvik enfeksiyon riski en az %50-60 oranında azalır ve bu durum hap kullanıldıkça devam eder. Bu etki muhtemelen doğum kontrol haplarının içerdiği progesteron hormonu türevi maddenin rahimağzı salgısını bakterilere karşı daha az geçirgen hale getirmesiyle ilgilidir. Bazı çalışmalar hap kullanımına bağlı olarak rahimağzında erozyon ("yara") geliştiğinde bölgede klamidya bakterilerinin daha kolay çoğalabildiğini göstermiş olsa da bu durum henüz kanıtlanmış değildir.
-
Hap kullanan kadınlarda mantara bağlı vajinit dışında kalan diğer vajinit türlerinin daha az sıklıkla görüldüğü saptanmıştır.
-
Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda endometriyozis daha az sıklıkla görülür ve endometriyozis hastalığı olan kadınlarda belirtiler daha hafif seyreder.
-
Doğum kontrol hapı kullanımının miyomlara karşı koruyucu olduğu belirlenmiştir.
-
Hap kullanımı romatoid artrit hastalığı ve ateroskleroz ("damar sertliği") gelişme riskini azaltır.
-
Hap kullanan kadınlarda kemik yoğunluğu daha yavaş azalır. Bu etki düşük doz doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda çok güçlü değildir.
DOĞUM KONTROL HAPLARININ OLUMSUZ YAN ETKİLERİ
Damar Tıkanıklığı Gelişme Riskinin Artması
Doğum kontrol haplarının en korkulan yan etkileri kanın pıhtılaşmaya eğilimini artırmaları nedeniyle damar tıkanıklığına yol açabilmeleridir. Bu yan etki günümüzde kullanılan düşük doz ilaçlar sayesinde çok ender görülür hale gelmiştir.
Bu ciddi yan etkinin gelişme riskini en aza indirmenin en iyi yolu damar tıkanıklığı gelişme riski nispeten yüksek olan kadınların bu ilacı hiçbir şekilde kullanmamalarıdır. Bu ayrımı ancak bir doktor yapabileceğinden hapların doktor değerlendirmesi sonrasında başlanması son derece önemlidir.
Okuyucunun aklına "az da olsa damar tıkanıklığı gibi ciddi bir soruna yol açma riski olan bir ilacın doktorlar tarafından nasıl bu kadar rahatça önerilebileceği" sorusu gelebilir. Öncelikle bilinmesi gereken yeni jenerasyon düşük dozlu doğum kontrol haplarının uygun durumlarda kullanıldığında damar tıkanıklığı yaratma riskinin oldukça düşük olduğudur. Diğer önemli nokta hiçbir ilacın yan etkisiz olamayacağı gerçeğidir. İlaç kullanırken temel prensip kar/zarar oranının ne kadar yüksek olduğudur. Hap kullanımından elde edilen kar (gebelikten korunma ve diğer etkiler), çok düşük olasılıkla ortaya çıkması beklenen zararlara göre çok daha fazladır.
Doğum Kontrol Hapları Ve Kanser
Kadınların çoğu "kanser yapar" korkusuyla hap kullanmaktan çekinirler. Elimizdeki veriler doğum kontrol hapı kullanımının rahim iç tabakası ve yumurtalık kanseri ortaya çıkma riskini azalttığını göstermektedir.
İstatistikler bir yıl gibi kısa süreli bir kullanımın bile rahim iç tabakası kanseri görülme sıklığını yarı yarıya azalttığını ve üç yıllık kullanımda bu koruyucu etkinin en üst seviyeye ulaştığını göstermektedir. Hap bırakıldıktan sonra koruyucu etki 20 yıl daha devam etmektedir.
Yumurtalık kanseri ilk belirtilerini genellikle çok geç evrelerde veren oldukça öldürücü bir kanser türüdür ve hapların bu kanser türünden koruyucu etkisi 3-6 ay gibi çok kısa süreli bir kullanımda bile başlar. Hapların kullanım süresi arttıkça koruyucu etki daha da yükselir. 10 yıl süreyle hap kullanan bir kadında yumurtalık kanseri gelişme riskinin %80 oranında azaldığı ve hap bırakıldıktan sonra koruyucu etkinin en az 15-20 yıl daha devam ettiği gösterilmiştir. Yumurtalık kanseri ailevi geçişli olduğu düşünülen kanser türlerinden bir olduğundan hapların koruyucu etkisi özellikle ailesinde yumurtalık kanseri öyküsü olan kadınlarda ciddi bir koruma seçeneği olabilir.
Meme kanseri konusunda veriler çelişmekle beraber, haplar kısa süreli kullanımda (5 yıl ve daha az) muhtemelen bu kanser türünün ortaya çıkma riski üzerinde etkisizdirler. Bu konudaki çalışmalar halen devam etmektedir. Bugüne kadar yapılan çalışmalardan çıkan en önemli sonuçlardan biri hap kullanımının meme dokusu içinde gelişmeye başlamış ancak belirti vermeyen kanser kitlesinin gelişimini hızlandırabilmesidir. Kar/zarar oranı karşılaştırıldığında hap kullanımından elde edilen kar çok düşük olasılıkla ortaya çıkan bu etkinin vereceği muhtemel zarardan çok daha fazladır.
Bazı çalışmalar hap kullanan kadınlarda menopoz sonrası kanser riskinin azaldığını göstermiştir.
Rahim ağzı kanseri üzerinde hapların bir etkisi olmasının beklenmemekle beraber, hap kullanan kadınlarda rahim ağzı kanserlerinin öncüleri daha sık yakalanmaktadır.
Doğum kontrol hapı kullanmaya devam eden kadınlar yıllık muayenelere gelme konusunda daha tutarlı davrandıklarından muayeneyle erken dönemde yakalanabilen kanser türleri (meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve kanser öncüsü lezyonlar) daha sık ortaya çıkarılabilmektedir. Bu durum istatistiklere "doğum kontrol hapı kullananlarda rahim ağzı kanseri ve kanser öncüsü lezyonlar ve meme kanseri daha sık görülmektedir" şeklinde yansıyor olabilir.
Bulantı ve Kusma
Hapların içeriğinde bulunan östrojen hormonu beyindeki bulantı merkezine direkt etkiyle bulantı ve bazen kusma şikayetinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Özellikle erken gebelik döneminde bulantı sorunu yaşayan kadınlarda bu yan etki daha sık gözlenir.
Günümüzde kullanılan düşük doz haplarda bu yan etki de daha az görülmekte ve genellikle birkaç kutu bitiminde vücudun ilaca alışması sonrasında bulantı ortadan kalkmaktadır.
İlaç Etkileşimleri
Hapın içindeki östrojen hormonu karaciğerden atılan bir maddedir ve karaciğerin ilaç atma işlevlerini hızlandıran ilaçlar (bazı antibiyotikler, bazı sara ilaçları ve diğer bazı ilaçlar) hapın vücuttan daha hızlı atılmasına ve böylece koruyuculuğunun azalmasına neden olabilir. Her kadının hap kullanımına başlamadan önce doktoruna kullanmakta olduğu ilaçları ayrıntılı olarak bildirmesi bu nedenle son derece önemlidir.
Hipertansiyon ortaya çıkması
Bazı duyarlı bireylerde hap kullanımı tansiyon yükselmesine neden olabilir. Ender görülen bu yan etkinin ilaç kesildikten sonra ortadan kalkması 3-6 ayı bulabilir.
Adet Düzeni Değişiklikleri
* Lekelenme tarzı ara kanamalar
Özellikle düşük dozlu doğum kontrol hapları ilk kullanım aylarında %10-30 kadında adet döngüsünün ilk günlerinde birkaç gün süren lekelenme tarzında ara kanamalara yol açabilir. İlacın koruyuculuğunu hiçbir şekilde azaltmayan bu durum genellikle en çok dört kutu kullanımından sonra ortadan kalkar.
Diğer bir ara kanama şekli de hapların aylar süren sorunsuz bir kullanım sonunda ortaya çıkan ara kanamalardır.
Her iki ara kanama şeklinin ortaya çıkma nedeni benzerdir: yumurtalıklardan üretilen dozlarda östrojen ve progesteron hormonu salgısına alışmış rahim iç tabakasının yeni duruma adapte olmaya çalışma süreci. Ara kanamaların daha çok sigara içen kadınlarda ortaya çıktığı dikkat çekmektedir.
Hap kullanan kadınların ara kanama ortaya çıktığında durumu doktorlarına iletmeleri ve kanamanın başka bir nedene bağlı olmadığından emin olunması amacıyla jinekolojik muayeneden geçmeleri önemlidir.
Hap kullanımı uzun süre devam ettirilmesine karşın düzelmekte direnen ara kanamalarında daha farklı bir markaya geçiş yapılması veya takviye hormon alınması gerekli olabilir.
* Adet kanamasının olmaması
Hapların içerdiği progesteron hormonu bazı kadınların adet görmekte zorlanmasına neden olabilir. Bu durumda hap kullanımına devam etmek ve kutular arası olağan 7 günlük arayı vermek uygun bir seçenek olabilir. Adet görememekten rahatsız olan kadınlar ilacı bıraktıktan belli bir süre sonra yeniden adet görmeye devam ederler. Bu yan etkinin ortaya çıkma olasılığı hap kullanım süresi arttıkça artar.
* Adet kanamasının azalması
Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda adet kanama gün ve toplam miktarının azalması hemen hemen bir kuraldır. Bu yan etkiyi olumsuz olarak değerlendirmek anlamsızdır. Kanamanın azalmasının nedeni "kanın içeride hapsolması" değil, kanayacak rahim iç tabakası gelişiminin hap kullananlarda daha az olmasıdır.
*Depresyon ortaya çıkması
Düşük dozlu doğum kontrol haplarının çok ender görülen bir yan etkisidir. Ortaya çıktığında ilacın kesilmesi önerilir.
*Libido (cinsel istek) azalması
Doğum kontrol haplarının çok ender görülen bir yan etkisidir. Ortaya çıktığında ilacın kesilmesi önerilir.
*Emzirme Döneminde Süt Salgısı Üzerine Olan Etkiler
Doğum kontrol hapları sütün miktarını ve kalitesini azaltırlar ve bu nedenle emziren annelerin ilk 4-5 ay başka yöntemlerle korunması önerilir.
*Kilo alımı
Doğum kontrol haplarının dozları düşürüldükten sonra bu yan etki de daha az görülür hale gelmiştir. Özellikle kilo alma korkusu nedeniyle hap kullanmaktan çekinen kadınların dört ay boyunca hapı denemeleri ve bu süre sonunda kilo alıp almadıklarını değerlendirmeleri hapın kendilerinde kilo aldırıcı etkisi olup olmayacağını test etmeleri için yeterlidir. Her kadının her yıl doğal olarak 0.2-0.4 kilogram aldığı göz önünde bulundurulmalıdır.
*Memelerde hassasiyet ortaya çıkması
Bazı durumlarda doğum kontrol hapı kullanımı memelerde dolgunluk ve hassasiyet ortaya çıkmasına neden olabilir. Genellikle günlük hayatı etkilemeyecek kadar hafif seyreden bu yan etki düşük dozlu doğum kontrol haplarında oldukça ender olarak ortaya çıkmaktadır.
*Laboratuvar değişiklikleri
Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda sedimantasyon, pıhtılaşma sistemini ölçen değerler ve diğer birçok değer yalancı değişiklikler gösterebilir. Doktorun laboratuvar sonuçlarını değerlendirirken bu durumu göz önünde bulundurmasının sağlanması açısından hap kullanımı doktora iletilmelidir.
*Rahim ağzı Yarası gelişimi
Hormonların rahimağzına etkileri bazı kadınlarda rahimağzı yarası ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu, genellikle selim bir durumdur ve gerekli durumlarda çok basit yöntemlerle tedavi edilebilir.
*Vajinada Mantar Enfeksiyonu Gelişimi
Düşük doz doğum kontrol haplarının çok ender görülen bir yan etkisidir. Ortaya çıktığında usulüne uygun olarak tedavi edilir.
*Yüz Cildinde Lekelenme Ortaya Çıkması
Düşük doz doğum kontrol haplarının çok ender görülen bir yan etkisidir. Ortaya çıktığında tedavi edilmesi zor olabilir ve ilk belirtiler görüldüğünde ilacın bırakılması faydalıdır.
*Sivilce (ve tüylenme) ortaya çıkması
Hapların içerdiği progesteron hormonu türevi maddenin erkeklik hormonu benzeri yan etkileri yüzde ve vücudun diğer hassas bölgelerinde sivilce ve ileri durumlarda tüylenme ortaya çıkmasına neden olabilir. Yeni jenerasyon doğum kontrol haplarının içerdiği progesteron hormonu türevi maddeler bu etkiden büyük oranda arındırılmış olduklarından modern haplarda bu yan etki çok ender olarak ortaya çıkar. Aksine sivilce ve tüylenme şikayeti olan kadınlarda yeni jenerasyon hapların bu şikayetleri azaltıcı etkileri olduğu bilinmektedir.
*Baş Ağrısı Ortaya Çıkması
Düşük doz doğum kontrol haplarının ender görülen bir yan etkisidir. Ortaya çıktığında mutlaka doktor haberdar edilmelidir. Ağrı kesicilere cevap vermeyen baş ağrısı ilacın hemen kesilmesini gerektirir.
*İlaç Bırakıldıktan Sonra Gebe Kalabilirliğin Gecikmesi
Doğum kontrol haplarının gebe kalabilirliği kalıcı olarak ortadan kaldırması teorik olarak mümkün değildir. Ancak hap kullanımı bırakıldıktan sonra yumurtlamanın devreye girmesi 3 aya kadar gecikebilir.
*Karaciğerde Selim Tabiyatlı Tümör Oluşumu
Düşük doz doğum kontrol haplarının oldukça ender görülen bir yan etkisidir.
KİMLERİN DOĞUM KONTROL HAPI KULLANMALARI SAKINCALIDIR?
Doğum kontrol hapları uygun kişilerde usulüne uygun kullanıldıklarında nispeten güvenli ilaçlardır ve bugüne kadar genital sistemde kalıcı bir hasar bıraktıkları görülmemiştir. Hap kullanımının sakıncalı olup olmadığını belirleyen temel etken hapların içerdiği ilaçların kan yoluyla diğer organlara da etki etmeleri ve riskli durumlarda bu organlarda hasar oluşturmalarıdır.
Genel olarak aşağıdaki durumların varlığında doğum kontrol haplarının kullanılması kesinlikle sakıncalıdır:
-
gebelik şüphesi veya gebelik varlığı;
-
nedeni henüz belirlenmemiş adet dışı kanama;
-
tromboflebit (damar iltihabı) geçirmekte olmak veya daha önceden bu sorunu yaşamış olmak;
-
vücudun herhangi bir organında damar tıkanıklığı sorunu yaşamakta olmak veya daha önceden bu sorunu yaşamış olmak;
-
35 yaşın üzerinde olup sigara kullanmakta olmak (günlük sayı önemli değildir);
-
yetmezlikle seyreden kronik karaciğer hastalığı sorunu olmak;
-
meme kanseri şüphesi olmak;
-
ilaç içinde bulunan maddelere karşı allerjisi olmak.
Yukarıdaki maddeler dikkatlice gözden geçirildiğinde doğum kontrol haplarının en büyük risklerinin damarlar üzerinde olduğu görülebilir. Hapların içerdiği östrojen hormonu türevi madde damarların içinde akan kanın pıhtılaşma eğilimini artırır. Normal şartlarda bir yaralanma sonucunda kan kaybını önlemeye yönelik çalışan bu mekanizma gereğinden fazla çalıştığında hayati organlara kan götüren damarlardan birinin içinde bir pıhtı oluşmasına ve damarın tıkanmasına neden olabilir. Özellikle damar tıkanıklığı geliştirme açısından risk altında olan kadınlarda hap kullanımının pıhtılaşmayı artırıcı yöndeki eğilimi hayati sorunlar meydana gelmesine neden olabilir.
Yukarıda ayrıca karaciğer sorunu olanların da hap kullanmaması gerektiği vurgulanmıştır. Östrojen hormonu karaciğer yoluyla vücuttan atılan bir maddedir ve karaciğer işlevleri yetersiz olan kadınlarda hormon vücuttan yeterince hızlı bir şekilde uzaklaştırılamadığından birikici etkiler oluşabilir.
Östrojen hormonu meme dokusu üzerinde önemli etkilere sahiptir ve meme kanseri şüphesi durumunda kesin tanı konana kadar bu hormonun kullanılmaması son derece önemlidir.
Önceden sigara kullanmakta olan bir kadının sigara içmeyenler grubuna alınması için kadının en az 12 aydır sigara kullanmıyor olması önemlidir. Sigarayı bırakmak için kullanılan nikotin flasterleri ve nikotinli çikletler kullananlar da "sigara içiyor" kabul edilirler.
Aşağıdaki durumların varlığında doğum kontrol hapları yalnızca doktorun yaptığı değerlendirme sonrasında uygun görmesi durumunda kullanılabilir:
-
basit migren tipi baş ağrıları ve diğer baş ağrısı türleri;
-
çeşitli kalp hastalıkları;
-
jinekolojik muayenede miyom saptanması;
-
hipertansiyon hastalığı ilaçlarla veya diğer yöntemlerle tümüyle kontrol altına alınmış ve 35 yaşından genç olmak;
-
kontrol altına alınmış şeker hastalığı varlığı;
-
yaygın olmayan varisler.
Migreni olan kadınlarda kullanım
Doktorlar bilinen migren hastalığı olan kadınlara doğum kontrol hapı önermekte pek istekli davranmazlar. Özellikle "kompleks" yani öncü belirtilerle seyreden veya beraberinde görme bozukluğu, sersemlik, bulantı ve kusma gibi belirtiler gösteren migren varlığında başka bir doğum kontrol yöntemi kullanmak en uygun yaklaşımdır.
Migren belirtileri bazen ilk kez hap kullanımı esnasında da ortaya çıkabilir. Ortaya çıkan baş ağrısı beraberinde başka bir belirti yoksa doktor önerisine göre hap markasının değiştirilmesi veya en düşük dozlu haplara geçilmesi söz konusu olabilir. Ağrı kesicilere cevap vermeyen veya beraberinde başka belirtilerin de ortaya çıktığı migren tipi baş ağrılarında çoğu doktor hap kullanımına son vermeyi önerir.
Sara hastalığı olan kadınlarda kullanım
Sara hastalığı kendi başına hap kullanımı açısından bir sakınca teşkil etmez ve bazı kadınlarda doğum kontrol hapı kullanımı sara nöbetlerinin sıklığının azalmasına neden olabilir. Bazı sara ilaçlarının doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltması söz konusu olabileceğinden kullanılan ilaçların doktora bildirilmesi önemlidir.
Ameliyat olacak olan kadınlarda kullanım
Hap kullanmakta olan ve herhangi bir nedenle ameliyat planlanan kadınlara önceleri doğum kontrol haplarını ameliyattan dört hafta önce bırakması önerilmekteydi. Günümüzde hapların içerdiği östrojen dozları oldukça düşük olduğundan bu öneri çok ender durumlarda yapılmaktadır. Günümüzde özellikle ameliyat sonrasında uzun süre hareketsiz kalması beklenen hastalara hap kullanımına ara vermeleri önerilmektedir.
Safra kesesi hastalığı olan kadınlarda kullanım
Bilinen bir safra kesesi hastalığı kendi başına hap kullanımı açısından bir sakınca teşkil etmemekle beraber hapların hastalığı ağırlaştırabileceği göz önünde bulundurulmalı ve doktorun bu konudaki önerisine uyulmalıdır.
Düşük ve kürtaj sonrası kullanım
Doğum kontrol hapları düşük ve kürtajdan hemen sonra başlanabilir.
Doğum sonrası kullanım
Anne sütünün miktarını azaltabileceklerinden doğum kontrol haplarının emzirme döneminde alınmaları uygun değildir. Emzirmeyi düşünmeyen annelerde ise doğumdan 6 hafta sonra kullanılmaya başlanabilir. Daha erken başlandığında damarsal sorun ortaya çıkma riski artabileceğinden lohusalık döneminde kullanılması önerilmez.
DOĞUM KONTROL HAPI KULLANIMINDA OLUŞAN ÖZEL DURUMLAR
Gebelik oluşması
Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanılması durumunda gebelik oluşması çok düşük bir olasılıktır. Ancak ilaç alımının unutulması, ilacın son kullanma tarihinin geçmiş olması veya bilinmeyen bazı nedenlerle gebelik oluşabilir.Gebelik oluştuktan sonra anne adayı doğum yapmaya karar verirse bebeğin gelişimi dikkatlice izlenir. Doğum kontrol hapı kullanılması esnasında oluşan gebeliklerden doğan bebeklerde ciddi doğumsal kusurların ortaya çıkma olasılığı ilacı kullanmamış olanlara göre çok yüksek değildir. Ancak bu tür olguların bildirildiği bilimsel yayınların sayısı bu konuda bir sonuca varmak için yeterli değildir. Genel olarak söylemek gerekirse doğum kontrol hapı kullanırken gebe kalan kadınlarda, kadın bebeğini istiyorsa çok ender durumlarda tahliye yönünde karar verilir.
İlaç kullanımına son verilmesine rağmen adet görülememesi
Bazı durumlarda ilaç kullanımının kesilmesine rağmen düzenli adetler geri dönmeyebilir. Bu durum ilaç bırakıldıktan sonra ilk üç ayda sıklıkla ortadan kalkar. Ancak bir yıla kadar adet görülmeyen durumlar olabilir.
Doğum kontrol haplarının kadın üreme sisteminde kalıcı bir hasar bırakmaları söz konusu olmadığından adet görememe durumunda uygun tedaviyle veya kendiliğinden düzenli adetler tekrar oluşur.
Jinekolojik Sorununuz İçin Muayene Randevusu Alın:
Jinekolog Dr. Kağan Kocatepe'den mesai günlerinde 9.30-18.00 arası randevu almak için:
0555 663 13 13
0212 268 45 02
Telefonla tıbbi sorularınıza yanıt verilememektedir.
Adres: Nispetiye Cd. 36/3
Levent II Apt. - Kat 2 Daire 3-4
Etiler - 1. Levent / İstanbul
Muayene Saatlerimiz:
-
Pazartesi: 11.30-18.30
-
Salı: 12.00-18.30
-
Perşembe: 11.30-18.30
-
Cuma: 11.00-15.30
-
C.tesi: 09.00-18.00